Zarafetin en saf hali, doğanın en kusursuz yaratımı… Pırlanta, ışığı yakalayan ve onu sonsuz bir ışıltıya dönüştüren eşsiz bir mucizedir. Yüzyıllar boyunca güzelliğin, sevginin ve inceliğin sembolü olan pırlantalar, her biri kendine özgü kesimi, berraklığı ve ışıltısıyla doğanın en değerli armağanlarından biridir.
Byzanti olarak, bu eşsiz taşların büyüsünü zamansız tasarımlara dönüştürüyoruz. Yolculuğumuz, tarihle iç içe geçmiş bir şehirden, İstanbul’dan ilham alarak başladı. İstanbul Boğazı’nın iki yakasını birleştiren güçlü akıntılar gibi, biz de eski ile yeniyi, klasik ile moderni, doğu ile batıyı bir araya getiriyoruz. Byzanti Horn, bu köklü mirasın izlerini taşıyan, ancak bugünün estetiğiyle şekillenen özel bir koleksiyon olarak doğdu.
Her tasarımımız, tarih ve modernitenin birleşimiyle şekillenir. Antik Yunan mitolojisindeki Zeus ve Io’nun hikayesi gibi güçlü bir dönüşümden ilham alarak, geçmişin etkileyici öğelerini, günümüzün zarafetiyle harmanlıyoruz. Io’nun dönüşümü, bir kadının öyküsünden daha fazlasıdır; bu aynı zamanda güçlü bir değişim ve yenilenmenin simgesidir. Biz de tıpkı bu dönüşümde olduğu gibi, her parçamızda geçmişin zarif izlerini modern bir estetikle birleştiriyoruz. Metamorfoz, yani dönüşüm, tasarımlarımızın kalbinde yer alır; her pırlanta, her detay, bir dönüşümün simgesi olarak şekillenir.
Byzanti Horn, İstanbul’un enerjisinden, kültüründen ve el işçiliğinin derin geleneklerinden beslenerek şekillenir. Grand Bazaar gibi tarihten izler taşıyan, her köşesiyle zanaatkârlığın izlerini barındıran bu şehir, tasarımlarımıza ilham kaynağı olur. Her bir parçada, geleneksel el işçiliği ve modern çizgilerin mükemmel uyumunu bulacaksınız.
Pırlantaların ışıltısı, her tasarımda geçmişin zarif izlerini taşırken, bugünün çağdaş zarafetiyle buluşur. Byzanti Horn, yalnızca bir mücevher koleksiyonu değil, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan, zamansız bir estetiği ve sanatın gücünü bir araya getiren bir deneyimdir.

